Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Diyanet İşleri Başkanlığı 'Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet' Temalı Kutlu Doğum programında konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda biz terörün bedelini ödemiyor muyuz? Terörün bedelini ödüyoruz. Bakın bunca insan ölüyor. Tabii biz, burada duramayız. Sonuna kadar devam edeceğiz, bu operasyonlara. Niçin? Birliğimizi tesis etmek için, huzuru tesis etmek için devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen ''Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet'' temalı
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in konuşmasında, dinleyenleri Asr-ı Saadet dönemlerine götürdüğünü ve oradan bir örnek verdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aklıma rahmetli babama sorduğum bir soru geldi. Bir gün babama sordum; 'Biz Laz mıyız, Türk müyüz?' dedim. Babam dedi ki 'Oğlum büyük dedem Mollaymış, ona sordum 'Dede biz Laz mıyız, Türk müyüz?' Büyük dedem de babama şu cevabı vermiş; 'Torunum, yarın öleceğuk, Allah bize Men Rabbüke, Ve men nebiyyüke, Ve ma dinüke sorularını soracak. Ve ma kavmüke diye bir soru sormayacak. Sana sordukları zaman Elhamdülillah Müslümanım de geç' demiş."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda iki değil, üç tehlike ile karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bir mezhepçilik, iki ırkçılık, üç terör belasıyla karşı karşıyayız. Bu hafta boyunca İslam İşbirliği Teşkilatı'nın 13. Liderler Zirvesi'ni yaptık ve sonuç bildirgesinde de bu başlıkları orada açıkladık. Dedik ki; Biz ne Şia ne Sünni, böyle bir
"Biz Allah'tan başka hiçbir güce kul olmadık olmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
"Bize asla 'kula kulluk' yakışmaz. Allah'tan başka hiçbir güce kul olmadık, olmayacağız. Ne yazık ki insanoğlunu aldatıp da birilerine farkında olmadan kul olmaya sevk edenler var. 'Filanca efendi bize şah damarımızdan daha yakın' diyenler var. Bize şah damarından daha yakın olan Allah’tan başka hiçbir güç yok. Bize şah damarından daha yakın olan sadece Rabbimizdir. Bunu böyle bilecek, böyle inanacağız. Allah’a itaat şart. Ama dikkat ediniz. Hemen arkasından Peygambere de itaat emrediliyor."
"Bu terör örgütlerinin İslam'a verdiği zararı en azılı İslam düşmanları dahi veremez"
"Maalesef baharımızı kara kışa çevirmek, umutlarımızı daha yeşermeden kurutmak isteyenler var" diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunların bir kısmı, Peygamber Efendimiz'in nübüvvetinin müjdelendiği günden beri zaten gördüğümüz, zaten bildiğimiz, zaten tanıdığımız kesimlerdir. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın, Anadolu merkezli mücadelemizin karşısında da hep bunlar olmuştur. Maalesef her dönem olduğu gibi bugün de kendilerini İslam dairesinde gösteren, kendilerine Müslüman diyenler arasında da aynı gayeye hizmet edenler bulunmaktadır. DAİŞ adıyla, Boko Haram adıyla, El Kaide adıyla ortaya çıkan, İslam'a dair ne varsa hepsini de pervasızca istismar edenlerin tüm zulümleri, sadece ve sadece Müslümanlara karşıdır. Açık konuşuyorum, bu terör örgütlerinin İslam'a verdiği zararı, en azılı İslam düşmanları dahi veremez, verememiştir."
"Müslümanlar, kendi meselelerini çözmek için neden bir araya gelemez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hac için, ibadet için bir araya gelen Müslümanlar, kendi meselelerini çözmek, insanlığın geleceğine ışık tutmak için, niçin bir araya gelemez? Neden? Oysa önümüzde Kur'an-ı Kerim gibi bir kaynağımız, Peygamber Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz gibi bir örneğimiz var. Artık mezhep, meşrep, köken farklarımızı bir kenara bırakarak, tevhide ve vahdete sarılma zamanıdır" dedi.
"İslam dünyasında yüz milyonlarca insan zulüm altındadır"
"Dünyada tek bir insan dahi zulüm görüyorsa bu çok büyük bir sayıdır ki şu anda sadece İslam dünyasında, evet, yüzbinlerce, milyonlarca insan, hatta yüz milyonlarca, zulüm altındadır" diyen konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yiyecek ekmek, içecek su bulamadığı için bir deri, bir kemik kalıp hayata gözlerini yuman insanlarla aynı dünyada yaşadığımız her gün, bize haramdır. Eğitim imkanı bulamadığı için diğer her şey bir yana, inancının gereklerini dahi öğrenemeyen kardeşlerimizin bulunduğu bir dönemde boşa geçirdiğimiz her dakika, bize haramdır. Evladını kaybettiği için yüreği yanan anne, babaların, tüm ailesini kaybettiği için öksüz, yetim kalan o muhacirlerin yanı başında huzur içinde uyumak, bize haramdır."